8-220220241515.png

Beyaz Geceler-Uysal Kız/Öğretmen Okuma Kılavuzu

  • 23.03.2022
  • 11 dakika
  • 748 Okunma
  • 0 Yorum

Buradaki okuma kılavuzumuzla öğrencilerinizle birlikte, klasik eserlerden Beyaz Geceler'in incelemesini yapabilirsiniz.

Eser Hakkında

Beyaz Geceler Ne Demektir?

Rusya’nın Petersburg şehrinde mayıs ayının ortalarından temmuz ayının ortalarına dek süren, güneşin hiç batmadığı ve gece saatlerinde havanın ancak alacakaranlık olduğu sürece verilen isimdir.

Beyaz gecelerde ne gece ne de gün söz konusudur. Yılın beyaz geceler döneminde sürekli bir ikilemin yaşanması Rus sanatkârlarına ilham kaynağı olmuştur.

Beyaz Geceler ’de; sekiz yıldır yaşadığı şehirde kendini insanlardan soyutlamış, yalnız, hayalci bir kahraman genç bir kızla tanışarak onunla arkadaş olur. Böylece kahramanın hayatında değişiklikler meydana gelmeye başlar.

Uysal Kız’da ise; ana karakter karısının cansız bedeniyle karşı karşıya kaldığında vicdan azabı içinde, çaresizce olanları sorgular. Karakterler ruhsal derinlikleriyle okuyucuyla buluşur.

Eserde Kim Kimdir?

Beyaz Geceler

Anlatıcı: Hayatı boyunca çekingenliği ve telaşlı kişiliği yüzünden hiç arkadaş edinememiş, hayalperest, yalnız ve mutsuz adam.

Matriyona: Anlatıcının evindeki yardımcı kadın.

Nastenka: Anlatıcının bir gece Petersburg köprüsünde ağlarken görüp yardım etmek için takip ettiği ve âşık olduğu genç kız.

Nine: Nastenka’nın gözleri görmediği için Nastenka uzaklara gitmesin diye eteğini eteğine iğneleyen ninesi.

Kiracı: Nastenka ve ninesinin kiracısıdır. Nastenka’nın dışarı çıkamayışına üzüldüğü için onları birkaç kez operaya götüren daha sonra Nastenka’nın kendisine âşık olması üzerine ona evlenme sözü veren genç adam.

Uysal Kız

Anlatıcı: Bir zamanlar askerken, kendisine teklif edilen haksız düelloya katılmadığı için işinden kovulan ve sonrasında geçirdiği zor günlerin ardından rehincilik yaparak hayatını kazanan adam.

Uysal Kız: Anlatıcının dükkânına sık sık gelip hiçbir değeri olmayan eşyaları da rehin bırakmak isteyen, bunu da okuyabilmek için yaptığını söylemesiyle anlatıcının dikkatini çeken ve daha sonra anlatıcı ile evlenen genç kız.

Teyzeler: Anlatıcının rehin dükkânına sık sık gelen kızın huysuz teyzeleri. Kendi çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmezler. Küçük Teyze, anlatıcının karısı hakkındaki gerçekleri para karşılığı ona anlatır.

Yefimoviç: Anlatıcının ordudaki düşmanlarından biridir. Anlatıcının karısını baştan çıkarıp onun elinden almak istemektedir.

Yuliya Samsonova: Bir albayın dul karısıdır. Anlatıcının eşi ile Yefimoviç’in görüşmesini sağlayan kadındır.

Yazar Hakkında

Adı: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Doğum Tarihi Ve Yeri: 1821 / Moskova

Ölüm Tarihi Ve Yeri: 1881 / Petersburg

Dostoyevski, tam iki yüzyıldır, herkesin –okumayı sevsin sevmesin herkesin– büyük yazar olduğunu bildiği, kabul ettiği biridir. Sadece eserlerini okuyanların hayatlarını değiştirmekle kalmaz, kendisinden sonraki dünya edebiyatına yön veren kişilerin de başında gelir o. Fakat bilinir ki Dostoyevski’nin eserlerinde acı vardır, anlamaya çalışmanın verdiği azap ve yalnızlık vardır. Her insanın her gün kendisiyle baş başa kaldığında giriştiği vicdan muhasebesi vardır. İnsanlar arasındaki bitmek bilmez güç mücadelesinde kaybedenin hep vicdanlı taraf olduğu gerçeği vardır. “Umut var mıdır?” sorusu vardır. Dostoyevski’nin eserlerinde “insan” vardır. İşte bu yüzden o, iki yüzyıldır okunuyor ve daha yüzyıllarca okunacak gibi görünüyor.

Dostoyevski, üç çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası, askerî doktor olduğu için son derece disiplinli ve sert bir adamdır. Aşırı sayılabilecek soyluluk düşkünlüğü yüzünden çocuklarına ve eşine baskı yapan, onların özgürlüklerini ellerinden alan biridir.

Dostoyevski henüz dört yaşındayken annesi çocuklarına okuma yazma öğretmeye çalışmış, eski usulü kullandığı için çocuklar önce zorlanmış fakat ilerleyen günlerde kutsal metinleri okuyabilecek duruma gelmişlerdir. Bunun üzerine anneleri onlara kutsal tarihi öğretecek bir profesör getirmiştir eve. Muhteşem bir anlatma yeteneği olan bu profesör kısa zamanda yalnızca çocukların değil tüm ev halkının ilgi odağı olmuş ve öğretmenin anlattıklarını her biri büyük merakla dinlemişlerdir. Bunun ardından çocukların Fransızca öğrenmelerine karar verilir ve hemen bir Fransız öğretmenden dil dersleri alırlar. Fransızca öğretmenlerini çok seven çocuklar daha sonra bu şirin öğretmenden matematik ve Slav dilleri dersi de alırlar. Fransızca öğretmeninin eşi ise çocuklara geri kalan dersleri verir. Bu küçük çaplı ev okulunda çocuklara Latince öğretecek kimse olmadığı için bu dersi verme görevi maalesef ki babalarına düşüyordu. Çocukların en ufak bir hatası olduğunda babaları onları şiddetli biçimde azarlıyor, çocuklar da korkudan hata üstüne hata yapıyorlardı. Çocuklar bu ev içindeki eğitimlerinden sonra anne ve babalarının ortak kararıyla, biraz pahalı olmasına rağmen Çermak adlı küçük ama iyi eğitim veren, titiz ve seçkin öğretmenlerin bulunduğu yatılı bir okula gönderildiler. Fyodor Dostoyevski, Çermak okulundaki çocuklarla arkadaşlık kurmayı, onlara bağlanıp onlarla her şeyi paylaşmayı delice istemesine rağmen çekingenliği, hırçınlığı ve babasından gelen tuhaf gururu yüzünden bunu bir türlü gerçekleştiremiyordu.

Dostoyevski’nin çocukluğunda baskıcı babasının yanı sıra, onun hayatını derinden etkileyecek birtakım talihsiz olaylar da yaşanmıştır maalesef. Örneğin Dostoyevski on yedi yaşındayken, sevgi dolu annesini amansız bir hastalık sonucu kaybeder. Artık babasının baskılarına karşı kardeşleriyle mücadele etmek zorundadır. Çünkü babaları, annelerinin ölümünden sonra daha da hırçınlaşmış ve hem çocuklara hem de evdeki hizmetlilere eziyet eder hâle gelmiştir. Bu zor günleri atlatabilmek ve Fyodor ile ağabeyi Mişel’i askerî okula yazdırmak için Dostoyevski ailesi Petersburg’a gitmeye karar verdiğinde Fyodor aniden çok hastalanır. Sesini kaybeder. Uygulanan tedavilerin hiçbiri sonuç vermez. Fiziksel olarak iyileşse de konuştuğu insanları tedirgin eden, tuhaf, çok kısık bir sesle yaşamını sürdürmeye mecbur olur.

Dostoyevski, okulu bitirdikten sonra asteğmenlik rütbesiyle görevlendirilir fakat subaylık eğitimleri devam eder. Okuma tutkusu ise aynı yoğunlukta sürmektedir. Bu sırada bir yandan da yazı denemelerine girişir. Dostoyevski yazar yazmasına fakat yazdıklarıyla ilgili acımasız eleştirilere de maruz kalır. Onun ilk hikâyelerinde hayranı olduğu yazarlar, Puşkin, Gogol ya da Schiller’den bariz etkiler görülmektedir. Edebiyatın büyüsü Dostoyevski’yi öylesine kuşatmıştır ki, bir gün askerî görevinden istifa ediverir. Hayatını yazarak kazanmak istemektedir.

Dostoyevski için kötü günler bitmek bilmez. Edebiyat çevrelerinden aldığı olumsuz tepkilerle girdiği bunalımlı günlerin ardından, imparatora karşı suikast düzenleyecek devrimci bir gruba katıldığı iddiasıyla tutuklanır ve idama mahkûm edilir. Mahkûmlar idam cezasının uygulanmasını beklerken imparatorun kendilerini bağışladığı haberini alırlar. Dostoyevski’nin cezası Sibirya’da dört yıl kürek mahkûmluğuna çevrilir. Gözlemlerine kaldığı yerden, insani olmayan şartlar altında, neredeyse işkenceye varan bir ortamda devam edebilecektir.

Dostoyevski’nin kürek mahkûmiyeti bittikten sonra bir süre cezasının bir parçası olarak Semipalatinsk adlı küçük bir kasabada askerlik yapmak zorundaydı. Burada ilk eşi Mari Dimitriyevna İssayev ile evlendi. Daha sonra Petersburg’a dönen Dostoyevski, kardeşi Mişel’in yazı işleri sorumluluğunu yürüttüğü bir gazetede yazılar yazmaya başladı. Hapishane günlerini anlattığı ilk eseri Ezilmişler ve Aşağılanmışlar ilk olarak bu gazetede yayımlandı.

📖 Yazarın Diğer Eserleri

İnsancıklar: (1846) Dostoyevski’nin ilk romanıdır. Söz konusu roman yayımlandığından Dostoyevski henüz yirmi beş yaşındadır. Roman mektup biçiminde yazılmıştır. Diyevuşkin ve Verenka adındaki iki mutsuz ve yalnız kahramanın mektuplaşarak hayata tutunma çabalarını anlatır.

Netoçka Nezvanova: (1849) Romanın kahramanı olan küçük kız, müzik dehasıyla büyülenmiş olduğuna inandığı alkol bağımlısı üvey babasıyla hasta annesi arasında küçük bir odada kendi dünyasını şekillendirmeye çalışmaktadır. Üvey babasına, yetenekli ve “acımaya değer” olduğu için hayrandır küçük Netoçka. Annesindense nefret eder. Netoçka’nın annesi acıklı koşullar içinde ölür, üvey babası da delirir. Müzik düşkünü bir prens de Netoçka’ya sahip çıkar. Prensin son derece şımarık, dediğim dedik ve maymun iştahlı küçük kızı Katya, Netoçka evlerine gelince onu küçük görür, kötü giysiler giydiği için onu aşağılar, ona işkence eder. Fakat daha sonra aralarında çok kuvvetli bir bağ oluşur.

Ezilenler: (1861) Vanya adlı genç, para kazanmak için yazan bir yazardır. Beraber büyüdüğü Nataşa’ya âşıktır. Nataşa da Vanya’ya ilgi duymakta ve onunla yakınlaşıp evlenmek istemektedir. Fakat daha sonra Prens’in oğlu Alyoşa’ya âşık olur. İki gencin babaları evlenmelerine karşı çıkar. Bunun üzerine Nataşa evden ayrılarak Alyoşa ile yaşamaya başlar. Bu sırada Vanya da, dedesinin ölümüne tanık olmuş, kimsesiz küçük Nelli’yi yanına alır. Maymun iştahlı Alyoşa bir davette tanıştığı, Katerina’ya âşık olur. Vanya da dostlarının araştırmaları sonucunda Nelli’nin Prens’in kızı olduğunu öğrenir bu sırada. Yıllar önce Prens, Nelli’yi ve annesini terk edip gitmiştir. Alyoşa’dan ayrılan Nataşa’yı da ailesi affetmiş, Nelli’yi de yanlarına almışlardır. Fakat bir zaman sonra Nelli hastalanıp ölünce, Vanya, Nataşa ve onun ailesiyle sürdürdüğü hayata geri döner.

Ölüler Evinden Anılar: (1862) Eserin önemi Dostoyevski’nin dört yıllık kürek mahkûmiyetindeki gözlemlerini içeren belgesel bir niteliğe sahip olmasıdır. Eserde, Goryançikov, Akim Akimiç, Petrov ve Ali ismindeki dört mahkûm ve tüm mahkûmların yaşadıkları anlatılmaktadır.

Yeraltından Notlar: (1864) Dostoyevski’yi devleştiren eserlerinden biri de bu romandır.. Romanda, iyi bir eğitim görmüş, epeyce okumuş bir aydının toplumsal hayata uyum sağlayamayışı anlatılmaktadır. Anlatıcının uyumsuzluğunun sebebi ise başta kendisiyle uyumlu olamayışıdır.

Suç ve Ceza: (1866) Dostoyevski’nin en meşhur romanıdır. Maddi sıkıntılar yüzünden çok başarılı olduğu hukuk eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan Raskolnikov, parayı kullanmayı bilmeyenlerin toplumu geliştiremediklerini ve toplumu geliştirebileceklerin de para sıkıntısı çekmesine engel olunması gerektiği düşüncesi ile yaşlı ve zengin tefeci kadını ve onun kız kardeşini öldürüp paralarını ve bazı mücevherlerini alıp kaçar. Geride hiçbir görgü tanığı yoktur. Fakat Raskolnikov paraları bir taşın altına bırakır ve onlara hiç dokunmaz. Odasına döndüğünde vicdani hesaplaşması başlayacaktır. Masumiyet, ahlak, vicdan, hak, adalet, insanlık Raskolnikov’un sorguladığı meselelerdir. Roman, suç işlemenin psikolojik ve fiziksel süreçleri üzerine düşündürmek amacıyla yazılmıştır.

Kumarbaz: (1867) Tüm umutlarını yaşlı büyükannenin ölümünden sonra kalacak mirasa ve kumara bağlayan bir ailenin yanında öğretmen olarak çalışan genç Aleksey İvanoviç, Polina adlı genç kıza âşık olur. Polina ise tutarsız davranışları ile öğretmenin aklını karıştırmaktadır. Bazen ona sevgi dolu davranmakta bazen de aşağılayıp Fransız bir erkekle yakınlaşmaktadır. Derken bir gün büyükanne çıkagelir ve kumarda ailenin beklediği paraların çoğunu kaybederek döner. Polina ise Aleksey İvanoviç’ten aşırı isteklerde bulunmaya devam etmektedir. Fakat daha sonra anlaşılır ki Polina ağır bir bunalım geçiriyordur. Ve ona yardım edecek olan da yine Aleksey İvanoviç’tir.

Budala: (1869) Dostoyevski bu romanı için, “bütünüyle iyi bir insanı anlatmak istedim.” demiştir. İyi insandan kastettiği, toplumsal yaşamda kirlenmeden, dürüstlüğünden ve kendinden ödün vermeden yaşayabilmeyi başaran kişidir. Sara hastası Prens Mişkin, toplumsal yaşamda kimseyi kırmadan ve kendisine de haksızlık edilmesine izin vermeden yaşamaya çalıştığı için “budala” olarak görülür. O kendi içine dönmüş, her türlü hırstan arınmış olduğu için budala olarak algılanıp dışlanır ve fakat inanılmaz zekâsıyla herkesi büyüler ve insanların farkına varmadan onun saflığına ve masumiyetine duydukları ihtiyaçtan belki de ondan kopamazlar.

Ecinniler: (1872) Bu roman yazarın tek siyasi içerikli romanıdır. Dostoyevski, Rusya’ya bağlı bir aydın olarak, yaşadığı dönemde Rusya’nın içinde bulunduğu sıkıntıyı, hızlı ve çarpık Batı eğilimini bir intihar olarak görmektedir. İşte Ecinniler kalabalık kadrosuyla bu durumun romanıdır. Her bir karakter belirli bir siyasi tavrı, bir dünya görüşünü ifade etmektedir. Bu karakterlerin bazıları Rusya’nın çöküşü, ölümü anlamına gelirken bazıları da roman süresince fikirlerinden vazgeçişleri dolayısıyla kurtuluşu simgelemektedir. Kısaca Dostoyevski, Rusya’yı hasta bir devlet olarak görmekte ve bu hasta devletin iyileşmesi için kendi insanlarından çare istemektedir.

Delikanlı: (1875) Dostoyevski’nin diğer büyük romanları gibi Delikanlı da özgürlük için bir savaşın öyküsüdür. Fakat bu romanın kahramanı özgürlüğü parasıyla satın almak istemektedir. Romanın kahramanı Arkadi Dolgoruki adlı bir gençtir. Ne annesini ne de babasını tanıyan bir çeşit öksüzdür ve prenslerle senatörlerin çocuklarının kaldığı bir pansiyonda büyür. Pansiyonda kaldığı süre boyunca alçalmaktan, aşağılanmaktan bir çeşit haz alacak ve hayatının delikanlılık günlerinde amaçlarına ulaşabilmek için psikolojik savaş verecektir.

Karamazov Kardeşler: (1881) Bir baba ve dört oğlu arasındaki iktidar mücadelesini anlatan bir romandır. Baba Fyodor Pavloviç Karamazov, aşırı derecede düzenbaz, cimri, kadın düşkünü ahlaksız bir adamdır. Biri gayrimeşru olmak üzere dört oğlu vardır. Fyodor Pavloviç bir gün evinde ölü bulunur ve hemen büyük oğlu Dimitri’den şüphelenilir. Çünkü Baba Karamazov ile Dimitri Karamazov aynı kadının peşindedir ve bu yüzden bir gün önce Dimitri babasını ölümle tehdit etmiştir. Diğer kardeşler İvan Karamazov ve Alyoşa Karamazov da olayın nasıl gerçekleştiğini öğrenmek istemektedir. Romanda baba ve her bir oğul insanlığın bir yönünü temsil etmektedir. Baba Fyodor Karamazov, insanın açgözlü ve ahlaksız yönünü; Dimitri, cahil ve saf yönünü; İvan, entelektüel fakat kafası karışık yönünü; Alyoşa, inançlı ve akıllı yönünü, Smerdyakov ise itaatkâr ve katil yönünü göstermektedir.

Diğer Eserleri: Genellikle romanlarıyla tanınan Dostoyevski’nin çok sayıda hikâyesi de vardır. Bunlardan en bilinenleri, “Bir Yufka Yürekli”, “Ev Sahibesi” “Kıskanç Koca”dır. Hikâyelerinin yanı sıra Dostoyevski’nin bir de Avrupa seyahatini anlattığı Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları adlı bir eseri ile Bir Yazarın Günlüğü adıyla yayımladığı deneme kitabı vardır.

📘 Özel Sözlük

Düello: İki kişi arasında tanıklar önünde yapılan silahlı vuruşma.

Fantastik hikâye: Gerçek dışı bir dünyada geçen, gerçek olma ihtimali mümkün olmayan hikâyelerdir. Fakat hikâyelerin kahramanları gerçek insanlar gibi yaşar, hisseder. Bu hâliyle fantastik hikâyeler gerçeğin başka türlü biçimlendirilmesidir, diye tanımlanabilir.

Kapik: Rublenin yüzde biri değerindeki para birimi.

Rehincilik: Teminat olarak verilen ev eşyası ya da kişisel eşya karşılığında verilen ödünç para verme işi. Çin’de 2-3 bin yıl önce yapıldığı bilinmektedir. Zamanla yoksulların sömürülmesi hâlini aldığı için yasaklanmıştır.

Ruble: Rusya Federasyonu’nun para birimidir. 100 kapik 1 ruble eder. 1 Ruble, yaklaşık 17 liraya denk gelmektedir.

Stenograf: Kısaltmalar kullanarak çok hızlı yazabilen yazıcılara verilen addır.

🤔 Düşündürücü Sorular

Beyaz Geceler

1. Anlatıcının Petersburg sokaklarındaki binalarla diyalog hâlinde olup insanlarla selamlaşmak bile istemeyişinin sebebi nedir?

2. Anlatıcının “hayalperest” tanımını göz önünde bulundurunca, Nastenka ile yaşadığı dört günlük macera da bir hayal ürünü olabilir mi? Olabilir, derseniz nedenlerini de açıklar mısınız?

3. Anlatıcı, arkadaşları onu ziyarete geldiğinde neden sürekli pot kırar?

4. Hayalperest ve umutsuz anlatıcıya Nastenka ile geçirdiği dört gün ne kazandırmıştır?

5. Anlatıcının yardımcısı Matriyona’nın uzun zamandır temizlemediği örümcek ağını temizlemesi ile Nastenka’nın anlatıcıya umut veren mektubunun ulaşmasının aynı zamana denk gelmesi arasında sembolik bir ilişki kurulabilir mi? Cevabınız “evet”se nasıl bir ilişkidir bu?

Uysal Kız

1. “Gurur, kibir, bencillik” gibi kavramlara “Uysal Kız”da rastlıyor muyuz? Bu kişilik özellikleri hangi karakter ya da karakterlerde görülmektedir?

2. Anlatıcının düello yapmamak için işini kaybetmesini nasıl değerlendirirsiniz?

3. Anlatıcının ahlaki sebepler yüzünden düelloya katılmaması ile karısının kendisini öldüreceğinden şüphelendiğinde tepki göstermemesi arasında bir ilişki kurulabilir mi? Cevabınız “evet” ise, nasıl bir ilişki kurulabilir?

4. Uysal Kız’ın intihar etmesinin sebebi sizce nedir?

5. Anlatıcının anlattıklarından, onun eşine, bahsettiği kadar iyi davranmadığını anlatıcının hangi sözlerinden anlayabiliyoruz?

Etkinlikler

1. Nastenka’nın yerinde olsaydınız hangi adam size daha güven verirdi? Neden?

2. Beyaz Geceler’i görmek ister miydiniz? Hiç gecenin olmaması sizce nasıl bir duygu olurdu?

3. Nastenka anlatıcıyı seçseydi, nasıl bir hayatı olurdu sizce?

4. “Beyaz Geceler”deki anlatıcı ile “Uysal Kız”daki anlatıcıyı karşılaştırır mısınız?

5. “Beyaz Geceler”deki genç kız ile “Uysal Kız”daki genç kızı karşılaştırır mısınız?

6. “Beyaz Geceler”deki genç kızın sevgilisi ile “Uysal Kız”daki genç kızın sevgilisini karşılaştırır mısınız?

7. 19. yüzyılda geçen bu iki hikâye de “iletişim çağı” olarak da anılan günümüzde geçseydi, hikâyede ne gibi değişiklikler yapmak gerekirdi?

8. 19. yüzyılda geçen bu iki hikâye de “iletişim çağı” olarak da anılan günümüzde geçseydi, hikâyede değişmemesi gereken özellikler neler olurdu?

Kaynakça

Carr, Edward Hallet, Dostoyevski, (Çev.Ayhan Gerçeker), İletişim Yayınları, İstanbul 2010

Troyat, Henri, Dostoyevski, (Çev. Leylâ Gürsel), İletişim Yayınları, İstanbul 2010

 

Daha fazla kitap için tıklayınız.