Dahiler ve Çılgın Yöntemleri (3)-211120221245.png

Öğretmenin Görevi Topluma İyi Vatandaş Yetiştirmek Değildir

  • 21.11.2022
  • 2 dakika
  • 499 Okunma
  • 0 Yorum

Öğretmenlik de hermeneutik ile çalışan bir meslektir. Öğretmenin önceliği, öğrencisini iyi vatandaş haline getirmek değil, iyi bireylere dönüşmelerine yardımcı olmaktır ve bir öğretmen bilir ki bireyleri iyi olan toplum zaten iyi bir toplumdur.

 

Öğretmenin Görevi Topluma İyi Vatandaş Yetiştirmek Değildir!

Meslekler ikiye ayrılır: “Makine” metaforu ile çalışanlar ve “Hermeneutik” ile çalışanlar...

Makine metaforu ile çalışan mesleklerde toplumsal duyarlılık, bireysel duyarlılıktan önce gelir. Bir başka deyişle; yapılan meslek, toplumun huzur ve güvenliği içindir ve toplumsal huzur, bireysel huzurdan önce gelir. 🚩Hekimlik, hâkimlik, askerlik gibi meslekler makine metaforu ile çalışır.

Bir hekim, kolu kırılmış bir hasta geldiğinde oturup hasta ile birlikte ağlaşmaz. Onun için, ortada bir kol vardır ve bu kol kırılmıştır. Görevi, o kırık kolu tamir etmektir; o kadar! Hasta psikolojisini iyi bilir, naziktir; ama hastasının acısını duymamaya çalışır.

Hukuk da böyledir, makine metaforu ile çalışır. Hâkimin karşısında sanık vardır. Bu sanığın işlediği düşünülen bir suç vardır. Suçun kanunda bir tanımı vardır. Sanık suçlu ise makine çalışır, birey ceza alır. Sanık yalvarıp yakarsa da hâkim sanığa duyarsız, mesleğine duyarlıdır. Sanığa nezaketli davranır, ancak gereken cezayı da verir.

Asker de öyledir... Asker bilir ki karşısında kendini öldürmek üzere kurşun atan biri vardır. Ondan önce kurşun atmalı ki görevini yapabilsin. Kurşun atacağı kişinin kendini nasıl hissettiği askeri ilgilendirmez. Bireye değil, toplum için yapacağı göreve duyarlıdır.

Bir de “hermeneutik” ile çalışan meslekler vardır ki bunlar toplumdan önce bireyi düşünür. Bu mesleklerde bireye duyarlılık, topluma duyarlılıktan önce gelir.📌 Psikoloji, pedagoji, öğretmenlik gibi sosyal meslekler hermeneutik ile çalışır...

Örneğin bir psikolog, eşinden dayak yiyen kadının acısını anlamaya, hissetmeye çalışır. Toplumsal kuralları değil, önce bireyin duygularını önemser. Onun amacı bireyi iyi etmektir, toplumu değil. Zira bir psikolog, bireyleri iyi olan toplumun zaten iyi bir toplum olacağını düşünür.

Bir pedagog, önce çocuğu düşünür, aileyi değil. Çünkü o, çocuk iyi olursa ailenin de iyi olacağına inanır; önceliği aile değil, çocuğun kendisidir. Bundandır ki bir pedagog için en can sıkıcı söz, “Çocuklar bizim geleceğimiz,” sözüdür. Bu sözden, toplumun geleceği için çocuğa iyi davranmak anlamı çıkar ki, böylesi bir bakış açısının sonucu çocuk suiistimalidir.

Bunun gibi öğretmenlik de hermeneutik ile çalışan bir meslektir. Öğretmenin önceliği, öğrencisini iyi vatandaş haline getirmek değil, iyi bireylere dönüşmelerine yardımcı olmaktır ve bir öğretmen bilir ki bireyleri iyi olan toplum zaten iyi bir toplumdur.

Bundandır ki öğretmen, öğrencisinin eksiklerini anlamaya, onu hissetmeye, onun sorunlarını çözmeye odaklanır.

Eksik ve yanlışları olan bir çocuğu “çocuğun iyiliği için” veya “toplum için” cezalandırmak, öğretmenlik mesleğinin özüne aykırıdır. Zira o, öğretmendir; ne bir askerdir ne de bir hâkim. O, bireye karşı duyarlılığı ile ön plana çıkan bir mesleğin sahibidir.

Kişiler, kendi bireysel yatkınlıklarını dikkate alarak meslek seçerlerse mesleklerinde verimli olabilirler. Hermeneutik ile kişiliğini geliştirmiş insanın makine metaforu ile ilgili meslek seçmesi, hizmet ettiği toplumu zarara uğratacağı gibi kişiliği makine metaforu ile gelişmiş insanın da hermeneutik ile ilgili meslek seçmesi, hizmet verdiği bireyi zarara uğratır.

Pedagog Adem Güneş (Bu yazı, yazarın “EDİNEREK ÖĞRENME Cezasız Eğitim ile Kalıcı Öğrenme İçin” adlı kitabından alınmıştır.)