"Herkes yere düşebilir, önemli olan yere düşmek değil, düştükten sonra tekrar ayağa kalkabilmek ve yoluna devam edebilmektir."

Doğum gününü uzun süredir görmediği babasıyla geçirecek olan Ziba,  geçmişi telafi edeceklerini ve iyi vakit geçireceklerini umarken yolculukları hiç beklemedikleri şekilde gelişir.
İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı yeniden sorguladıkları bu günde kendilerini bazen bir motosiklette, bazen bir vincin tepesinde rüzgâra karşı koyarken bulurlar.

Farhad Hassanzadeh,  genç yetişkin kurmacası için olağan dışı olan bu hikâyede, genç kahramanın yaşamının doğrudan bir fotoğrafını çekiyor. 

Farhad Hassanzadeh, İran genç yetişkin kurmacası için olağan dışı olan bu acı hikâyede, genç kahramanın yaşamının doğrudan bir resmini çekiyor. Roman, okuyuculara düşünecek çok şey verecek zorlu bir konuyu sunuyor.

"Herkes yere düşebilir, önemli olan yere düşmek değil, düştükten sonra tekrar ayağa kalkabilmek ve yoluna devam edebilmektir."

Yazar, Ziba’nın hikâyesini anlatırken kurguyu “merhamet ve sevgi” üzerine kurmuş. On beş yaşındaki bir kız çocuğunda babasının bitmeyen kredisi, kendisinin sonsuz sabrı öncelikli olarak göze çarpıyor. Ziba’nın aynada gördüğü hikâyesine, yazar kendi hayat tecrübelerini de ekleyince bir genç kızın trajik yaşam serüveni, anlatılan detaylarla okuru yakalamayı başarıyor. Hikâyede Ziba’ya güveniyorsunuz. Kahramana güvenip kendini yeni bir macerada bulacağını bilen okur hikâyeyi terk etmiyor ve sahipleniyor. Yazar, Ziba’nın bütün bu yorgun hikâyesini anlatırken oldukça akıcı bir dil kullanıyor. Öyle ki 208 sayfanın tamamı tek bir günde geçiyor ve okuyucu tek bir an dahî hikâyeden kopmuyor. Maceraları ise bölümler hâlinde okura ulaştırması okumayı kolaylaştırırken, heyecanı artırıyor.